İngilizce basit ama işlevsel bir fiil,
fetch: getirmek, gidip getirmek.
The dog fetched the ball that I had tossed. (Köpek attığım topu gidip getirdi.) Oradan hareketle, fetch and carry: ayak işlerine koşturmak.
....all I did was fetch and carry for the office manager. (Müdürün ayak işlerinden başka bir şey yapmadım.)
fetch up with: yetişmek, yakalamak
If we speed up, we might be able to fetch up with the car ahead of us. (Hızlanırsak, önümüzdeki arabaya yetişebiliriz.)
fetch: getirmek, gidip getirmek.
The dog fetched the ball that I had tossed. (Köpek attığım topu gidip getirdi.) Oradan hareketle, fetch and carry: ayak işlerine koşturmak.
....all I did was fetch and carry for the office manager. (Müdürün ayak işlerinden başka bir şey yapmadım.)
fetch up with: yetişmek, yakalamak
If we speed up, we might be able to fetch up with the car ahead of us. (Hızlanırsak, önümüzdeki arabaya yetişebiliriz.)